Bugün, “CMT” sınavlarına hazırlanırken oldukça ilgimi çeken, yoğun notlar aldığım ve beni davranışsal finans hakkında daha fazla araştırma yapmaya sevk eden bir konuyu ele almak ve bazı notlarımı sizinle paylaşmak istiyorum: Etkin Piyasa Hipotezi (Efficient Market Hypothesis-EMH). Bir çok insan farkında olmasa da, bu hipotez ve ona doğan tepkiler trade stratejilerimizi, finans dünyasına yaklaşımımızı şekillendirmede büyük bir rol oynuyor.
Finansal piyasaları, hisse senetlerinin, tahvillerin ve diğer varlıkların haberler, insan kararları ve bazen de tamamen rastlantısal faktörler doğrultusunda hareket ettiği canlı bir ortam olarak düşünün. Piyasalarda bulunan herkesin temelde uğraştığı tek bir şey var aslında: Bu ortamdaki hareketleri anlamaya çalışmak. Ben teknik analize güçlü bir şekilde inanan biri olarak bunu grafikleri ve fiyat-hacim bilgisini kullanarak yapmaya çalışıyorum.
Momentum trade eden bir trader olarak #BorsaIstanbul’da işlem yaparken, makroekonomik verileri, haber başlıklarını, şirket bilançolarını ve “uzman” yorumlarını görmezden geliyorum. Neden mi? Çünkü fiyatın bana bilmem gereken her şeyi gösterdiğine inanıyorum. Grafikler ve geçmiş fiyat-hacim hareketleri, benim en güvenilir rehberlerim.
Trade etmeye, yatırım yapmaya yeni başlayanların kafasında aşağıdaki sorular ve benzerleri mutlaka oluyor:
"Teknik analiz gerçekten tek başına işe yarıyor mu?"
"Hisse senetlerini seçerken temel analiz mi kullanmalıyım?"
"İkisini birleştirmek mümkün mü?"
Bu soruların ve kombinasyonlarının tamamının cevabı “Evet”. Çünkü her birini başarıyla uygulayan traderlar/yatırımcılar var. Ancak sizin için bu soruların yanıtları; zaman diliminiz, işlem yaptığınız piyasalar, kişiliğiniz ve piyasaya bakış açınız gibi faktörlere doğrudan bağlı. Benim için, EMH ve davranışsal finansın ona verdiği cevaplar bu saydığım parametreler arasında “bakış açısını” şekillendiren temel yapı taşlarından biri.
Peki EMH nedir ve bana göre neden bu kadar önemli? Gelin, bu konuyu ayrıntılı bir şekilde inceleyelim, yatırım ve davranışsal finansla nasıl bağlantılı olduğunu anlamaya çalışalım.
EMH'yi basitçe, hisse senedi piyasasının dev bir ayna gibi olduğu fikri olarak düşünebilirsiniz. Her fiyat, o anki tüm mevcut bilgileri yansıtır. Bir şirket büyük bir anlaşma yaptığında, piyasa bunu anında fiyatlara yansıtır. Temel mantık budur. Ancak EMH, fiyatların ne kadar bilgi içerdiğine bağlı olarak üç seviyeye ayrılır:
Zayıf Form: Geçmiş fiyat verileri gelecekteki fiyat hareketleri hakkında hiçbir bilgi vermez. Bu kabul, teknik analistlerin kullandığı bütün araçları ve yöntemleri geçersiz kılar. Eğer zayıf form doğruysa, grafiklere bakmanın hiçbir anlamı yoktur.
Yarı-Güçlü Form: Fiyatlar sadece geçmiş verileri değil, tüm halka açık bilgileri de içerir (örneğin şirket bilançoları, ekonomi verileri ve haberler). Eğer bu doğruysa, temel analiz yaparak hisse seçmek zaman kaybıdır, çünkü fiyatlar zaten bu bilgiyi içermektedir.
Güçlü Form: Piyasadaki fiyatlar her şeyi (halka açık bilgileri, dedikoduları ve hatta içeriden gelen inside bilgileri bile içerir). Yani, bir şirket CEO’sunun gizli toplantısına katılsanız bile, piyasayı yenemezsiniz. Bu teori çoğu insan için gerçekçi görünmez, çünkü içeriden bilgiyle büyük kazanç sağlayan birçok örnek vardır.
Gerçek dünyada tam anlamıyla güçlü form etkinliğe sahip bir piyasa yoktur, çünkü içeriden bilgiye sahip olanların zaman zaman avantaj sağladığı görülür. Ancak akademik olarak EMH'nin ideal hali güçlü formdur, çünkü teorik olarak mükemmel bilgi dağılımını temsil eder. Aslında EMH için anahtar söz öbeği de bu: “mükemmel bilgi dağılımı”. Ez cümle EMH derki: “Başkan teknik-temel boşa uğraşma, piyasada gördüğün fiyatlar tüm mevcut bilgiyi yansıtır ve kimse uzun vadede sistematik olarak piyasayı yenemez.”
EMH’nin neyi savunduğunu az çok anladıysak, gelin bir de davranışsal finansın ona verdiği cevaba bakalım. EMH, “martingale” adı verilen bir kavrama dayanıyor. Bu, basitçe geçmişin geleceği tahmin edemeyeceği fikri aslında. Örneğin, bir parayı havaya atıp yazı veya tura gelmesini beklemek gibi düşünebilirsiniz. Önceki beş atış ne olursa olsun, bir sonraki atışta yazı mı gelecek, tura mı, bunu bilemezsiniz. Piyasalarda da benzer bir durum vardır: Bugünkü fiyat, yarınki fiyat için en iyi tahmindir. Evet, fiyatlar zamanla yukarı eğilim gösterebilir, ancak kısa vadeli hareketleri tahmin etmek neredeyse imkansızdır. Burada ilginç bir nokta var: "Rastgele olan her şey, rastgele görünmez." Bu cümle EMH karşıtı prensipler geliştirirken benimde en fazla kafamı kurcalayan cümle oldu. Örneğin, bir parayı 10 kez havaya attığınızı ve 8 kez yazı geldiğini düşünün. Bu ilk bakışta şaşırtıcı gelebilir, ama uzun vadede rastgelelik böyle garip seriler oluşturabilir. Piyasalarda da, tamamen rastgele oluşan bazı fiyat hareketleri, trendler veya tekrar eden formasyonlar da pek tabii oluşabilir. İşte EMH’yi eleştirenlerin en çok arada kaldığı nokta da burasıdır.
Davranışsal Finans EMH’nin varsayımlarına meydan okuyan birçok gözlem ortaya koymuştur. Martingale süreci, finansal piyasaların tahmin edilemez ve "adil oyun" yapısında olduğunu savunurken, davranışsal finans piyasalarda sistematik irrasyonellikler ve tekrar eden kalıplar olabileceğini öne sürer.
Martingale teorisine göre finansal piyasalar "(tam anlamıyla etkinse), fiyatlar tamamen rastgele hareket eder ve:
Geçmiş fiyat hareketleri gelecekteki fiyatları tahmin edemez.
Tüm bilgiler fiyatlara anında ve eksiksiz yansır.
Sistematik olarak ortalamanın üzerinde getiri sağlamak imkansızdır.
Ancak gerçek piyasalarda yatırımcıların davranışları, psikolojik önyargılar ve piyasaya dair yanlış algılar nedeniyle fiyatlar bazen martingale modelinden sapabilir.
Davranışsal finans, yatırımcıların tamamen rasyonel olmadığını ve duygular, önyargılar ve psikolojik faktörlerin piyasa hareketlerini etkileyebileceğini savunur. Bu, martingale sürecine bir meydan okumadır çünkü:
Fiyatlar her zaman bilgiye dayalı belirlenmez.
İnsanlar irrasyonel kararlar alır ve bunlar fiyatlara yansır.
Aşağıda detaylandırmaya çalıştığım bazı kalıplar (momentum, balonlar, panik satışları) gözlemlenebilir.
Momentum Etkisi: Momentum trade eden bir trader olarak davranışsal finansın martingale'ye karşı çıkışını örnekleyen en önemli örneklerden biri bana göre “Momentum Etkisi ve Trend Takibi”. Martingale teorisi, fiyatların rastgele yürüdüğünü savunur. Ancak araştırmalar, hisse senetlerinin momentum etkisine sahip olduğunu, yani kısa vadede kazananların kazanmaya, kaybedenlerin kaybetmeye devam etme eğiliminde olduğunu gösterir. İşte bu nokta benim trade stratejimin şekillenmesinde önemli rol oynamaktadır.
Aşırı Tepki ve Duygusal Dalgalanmalar: Yatırımcılar iyi veya kötü haberlere aşırı tepki verebilir. Martingale modeli, fiyatların anında tüm bilgileri yansıttığını söyler. Ancak, panik satışları veya irrasyonel coşku (FOMO) nedeniyle fiyatlar bazen "aşırı" yönlere gidebilir.
Balonlar ve Çöküşler: Eğer fiyatlar gerçekten martingale olsaydı, piyasalarda büyük balonlar ve çöküşler olmamalıydı. Ancak tarihte defalarca spekülatif balonlar yaşandı:
Kaybetmekten Korkma ve Sürü Psikolojisi: Martingale teorisi, yatırımcıların rasyonel olduğunu varsayar. Ancak insanlar kayıplardan aşırı korkar ve bu da irrasyonel satışlara yol açabilir. Piyasa düşerken birçok kişi zararı realize etmek istemediğinden satış yapmaz, ancak bir noktada paniğe kapılıp hepsi aynı anda satış yapar. Bu durum sert düşüşleri tetikler.
EMH sadece akademik bir teori değildir; yatırım stratejinizi nasıl oluşturduğunuzu belirler. Eğer EMH doğruysa veya aklınıza yatıyorsa, en mantıklı hareket bir endeks fonu alıp uzun vadede piyasayı takip etmektir. Ancak davranışsal finansın iddiaları doğruysa, diğer yatırımcıların hatalarından kar etmek mümkün olabilir ama bu da bir risk taşır. Martingale modeli, finansal teoride önemli bir yer tutar, ancak gerçek piyasalar yatırımcı psikolojisi nedeniyle genellikle tam martingale gibi davranmaz ve bana göre bir sistem kurarken bu gözardı edilemez.
Gerçek şu ki, piyasa bazen inanılmaz derecede rasyonel, bazen ise tamamen irrasyoneldir. Finans dünyasını bu kadar büyüleyici yapanda tam olarak bu belirsizliktir. Bırakın yatırıma yeni başlayan insanları, bu işin yıllardır içinde olanlar bile “Davranışsal Finans”a yeterli önemi vermezler. Oysa ki davranışsal finans üzerine okumalar yapmak, piyasalarda tahmin edilebilir kalıpların ve duygusal faktörlerin nasıl fiyatları etkilediğini anlamanıza yardımcı olur. Kurduğunuz sisteme daha büyük bir inançla bağlanmanıza, onu test etmenize ya da sisteminizdeki teknik olmayan açıkları görmenize yardımcı olur.
Bu konuda daha detaylı okumalar yapmak isteyenler için önerebileceğim, türkçe çevirileri de olan en temel iki kitap; Daniel Kahneman – Hızlı ve Yavaş Düşünme ve Morgan Housel – Paranın Psikolojisi. Eğer konu ilginizi çekerse, Richard Thaler - Dürtme kitabı da bireysel karar verme süreçleri üzerine oldukça iyi bir kitaptır. Tavsiye ederim.
Sevgiler,
Çağan
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Bu gönderi ve “Trading & Life” platformu herkese açıktır, paylaşıp bu platformu destekleyebilir ve yeni içeriklerden haberdar olmak için ücretsiz abone olabilirsiniz...”
Çok güzel bir yazı olmuş, okurken keyif aldım. Yapılan işle beraber yapılan işin felsefesi güzel oluyor. Ayrıca CMT sınavı için, çokça kolaylıklar dilerim Çağan Bey.