Finansal piyasalarda zaman geçirdikçe insanın zihninde beliren ilk kavramlardan biri “bilinmezlik” oluyor. Ne kadar analiz yaparsan yap, ne kadar sağlam bir sistem kurarsan kur, her pozisyon nihayetinde bir bilinmeze açılıyor. Dışarıdan bakıldığında trader olmak, her şeyi bilen, her ihtimali öngörebilen bir zihin yapısının işi gibi görünüyor. Beni takip eden bazı takipçilerde öyle düşünüyor. Oysa içeride bambaşka bir gerçek yaşanıyor.
Piyasa bizi sürekli test ediyor. Piyasa en güçlü hissettiğin anda, zayıf noktanı bulur ve oradan vurur. Bu nedenle trading yalnızca bilgiyle değil, bilinmeyenle yaşamayı öğrenmekle ilgilidir. Bir pozisyona girersin; analiz doğrudur, momentum destekliyordur, risk yönetimi kusursuzdur ama fiyat yine de aksi yöne döner çünkü bu sadece teknik bir oyun değildir. Bu, aynı zamanda sizinle ilgili bir oyundur.
Bu noktada işin sırrı sadece bilgide değil, net bir zihinle hareket edebilmekte aslında. Zihin, kontrol edemediği şey karşısında savunma üretir. Ya her şeyi analiz ederek kontrol altına almaya çalışırsın, ya da tamamen şansa bırakır, duygularınla hareket edersin. İki yolun da sonu aynıdır: Tükenmişlik. Çünkü mesele sadece “ne yapılacağı” değil, “yapan kişi”dir.
Birçok trader, bunun farkında bile olmadan kaybediyor. Parayı değil sadece; sistemini, odağını, zihinsel istikrarını da kaybediyor. Sosyal medyada bu taraf pek konuşulmaz. Grafikler paylaşılır, analizler yapılır ama gerçekte kimse %100 emin değildir. Kimse geleceği bilemez. Sadece sistemine güvenenler, senaryoya göre aksiyon alır. Sistemine güvenmiyorsan pozisyon alsan bile doğru pozisyon büyüklüğünü alamazsın. Bu yüzden ben kendime her zaman tek bir soru sorarım: “Ben sistemime güveiyor muyum ve ona sadık kaldım mı?” Eğer cevap “evet”se, sonuç ne olursa olsun içim rahattır.
Trader olmak; sabır ister, sessizlik ister, dürüstlük ister çünkü piyasada en çok kaybedilen şey, gerçeklerle yüzleşme cesaretidir. Trading, belirsizliği kabullenip ona saygı duyanların işidir. Çünkü bu iş, bilgiyle değil, kendinle barışarak yapılır...
Sevgiler,
Çağan
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Bu gönderi ve “Trading & Life” platformu herkese açıktır, paylaşıp bu platformu destekleyebilir ve yeni içeriklerden haberdar olmak için ücretsiz abone olabilirsiniz...”
*Uyarı: Bu yazıda ve platformda bulunan diğer içeriklerde paylaşımlarımın amacı, finansal okuryazarlığa katkıda bulunmak, piyasalar hakkında farklı bakış açıları sunmak ve özellikle teknik analiz temelli stratejiler konusunda farkındalık yaratmaktır. Bu paylaşımlar, kimseye al-sat tavsiyesi vermek için değil, beni takip edenlerin kendi sistemlerini oluştururken fikir edinmelerine yardımcı olmak için yapılmaktadır. Ayrıca, yatırım tavsiyesi vermeye yetkili olmadığımı da özellikle belirtmek isterim.
Benim kullandığım sistem, yıllarca süren çalışmaların, toplanan verilerin ve defalarca yapılan back testlerin sonucunda, kişiliğime ve beklentilerime göre optimize edilmiş bir stratejidir. Yani tamamen bana özeldir ve bir başkasına %100 uyması mümkün değildir. Burada büyük resmi paylaşsam da, bu resmin altında birçok farklı proses yatmaktadır.
Piyasalar, disiplinsiz ve başkalarının yönlendirmesiyle hareket edenler için oldukça acımasızdır. Amacım, takip edenlerin bilinçsizce işlem yapmasını teşvik etmek değil, tam tersine kendi araştırmalarını yaparak bağımsız kararlar almalarına özendirmektir. Stratejimi anlamaya çalışmak yerine doğrudan işlem açmaya çalışıyorsanız, burada yanlış yerdesiniz. Yatırım, bilgi, sabır ve disiplin gerektirir. Bu bilinçle hareket eden herkes için paylaşımlarımın faydalı olmasını dilerim.
Yine harika satırlar , ne diyim sana Çağan Bey iyi ki varsın ! bizde şanslıyız ki içimizdekileri yazılara döken biri var...
"Bu noktada işin sırrı sadece bilgide değil, net bir zihinle hareket edebilmekte aslında. Zihin, kontrol edemediği şey karşısında savunma üretir. Ya her şeyi analiz ederek kontrol altına almaya çalışırsın, ya da tamamen şansa bırakır, duygularınla hareket edersin. İki yolun da sonu aynıdır: Tükenmişlik. Çünkü mesele sadece “ne yapılacağı” değil, “yapan kişi”dir." Dönüp dönüp bu paragrafı okudum. Bitmesini istemediğim sohbetlerden biri daha idi. Teşekkürler...