Bugün yazacağım yazı, alışık olduğunuz yazılardan biraz farklı olacak. İçinde motive edici cümleler, “asla pes etme” temalı paragraflar ya da başarı hikayeleri beklemeyin. Çünkü bu yazı, trading yolculuğunun parlak taraflarını değil, tozlu ve dikenli patikalarını anlatacak. Bazı insanlar için bu yazı umut kırıcı olabilir. Ama finansal piyasalar hakkında düzenli blog yazıları yazıyorsanız, her konuda dürüst olmadan ilerlemek mümkün değil.
Bu yazıyı yazmak istememin bir sebebi var: Son zamanlarda, sosyal medyada birkaç eğitimle trader olunabileceğine inanan, birkaç setup öğrendiğinde finansal özgürlük elde edebileceğini düşünen ve bana eğitim-mentörlük için mail atan insanların sayısının arttığını görüyorum. Onlara içimden sadece şunu söylemek geçiyor:
“Keşke bu kadar kolay olsaydı.”
Ama değil.
Ülkenin uzun süredir içinden geçtiği ekonomik patikayı göz önünde bulundurunca, bu talepleri çok iyi anlayabiliyorum. Ama gerçek şu ki: Paradan para kazanmak, dünyanın en zor işlerinden biri. Bir-iki setup öğrenip düzenli kazanç sağlarım inancı tatlı ama zehirli bir yanılsamadır.
Şimdi böyle bol keseden konuştuğuma bakmayın. Tabii ki ben de bir zamanlar böyle düşünenler arasındaydım. Uzun bir süre, Klasik Chart Formasyonları’nı (beni yakından takip edenler bilir, en güçlü olduğum yanlarımdan biridir) her detayına kadar öğrenip; doğru şekilde trade eder, riski de yönetirsem ve bunu yeterince uzun süre tekrar edersem (büyük sayılar kanunu) bir “edge” elde ederim ve sürecin kilidini çözerim sandım. Ama günün sonunda geldiğim yer, bu formasyonların etrafındaki yoğun gürültü oldu. Duvara çarptım.
Her gün onlarca klasik chart formasyonu oluşuyor. Çoğu, konsolidasyon sürecindeyken bakmayı bilen gözler tarafından kolayca ayırt edilebilen oluşumlar. Buradaki mesele çalışkanlık ya da teknik beceri değil. Hala para kaybedebileceğin çok fazla senaryo olması. Çünkü sadece klasik chart formasyonlarını çok iyi bilmek ve onları kitaba göre trade etmek bir “edge” oluşturmuyor.
Bu gerçeği birçok patikadan geçerek deneyimlemek ile, burada benim yazdıklarımdan okuyarak anlamak arasındaki acı farkı tahmin edebilirsiniz sanırım. Eğer bu işin sadece “setup öğrenmekle” alakalı olduğunu sanıyorsanız, henüz haritanın sadece çerçevesine bakıyorsunuz demektir. Beni aydınlığa çıkaran ve sürdürülebilir, nispeten daha sağlıklı bir yola yönelten şey yine en iyi bildiğim konu, Klasik Chart Formasyonları oldu. Ama onları kullanma şeklimi değiştirdim.Bu, grafiklere bakış açımı da kökten değiştirdi.
Gerçek yolculuk, ilk kırılmadan sonra başlıyor. O kırılma bazen içsel oluyor; bazen de para kayıplarının ağırlığıyla ortaya çıkıyor. Şunu tüm açıklığıyla söylemeliyim: Trader olmak, sonsuz sayıda patikayı geçmek demektir. 10 yıl sonra bile yeni patikalar çıkıyor karşına. Bu bir “varış” değil, devamlı bir “geçiş” yolculuğu çünkü piyasa, her değişiminde senden yeni bir “sen” talep ediyor. Psikolojin değişmeli. Algıların esnemeli. Riskle ilişkin, beklentilerle savaşın, sabırla yüzleşmen tekrar tekrar sınanıyor.
Beni en çok yoran şeylerden biri de zamanla fark ettiğim “araştırmacı yanılsaması” oldu. Bu konuda daha önce bir yazım var. Merak edenler için linki bırakıyorum: Bilişsel Önyargılar ve Hayatta Kalan Yanılsaması
Uzun bir süre yalnızca iyi giden, mükemmel hisseleri inceledim. Onlar üzerinde backtest’ler yaptım. Ama sonra fark ettim ki, asıl önemli olan; aynı formasyona sahip ama hiçbir yere gitmeyen, düşen, oyalanan hisselerdi. Onlar istatistiklerin görünmeyen kısmında kalıyor. Kimse onları saymıyor. Kimse “kaç tane fake breakout oldu bu ay” diye sormuyor. Ve sessiz kayıplar burada başlıyor. İstatistikler seni kandırıyor. Formasyonlar birer illüzyona dönüşüyor. Ve sen, umut gibi görünen şeylerin aslında yavaşça seni tükettiğini geç fark ediyorsun.
Sosyal medya da bu yanılgıya çanak tutuyor. Herkes sadece başarılı olan birkaç kişiden bahsediyor: Qullamaggie, Minervini, Livermore… Ama binlerce, on binlerce kişi bu işin içinden geçip sessizce kayboluyor. Adları bilinmiyor. Aslında bu kişilerin YouTube’da ve diğer mecralarda röportajları, yazıları var. Ama kimse onları dinlemiyor. Çünkü beyin, başarıya odaklandığı için, onların söyledikleri bizi rahatsız ediyor.
Trader olma yolunda genelde duyduğumuz başarı oranı %10’dur. Ama bana göre gerçek oran: %90 kaybeder değil, “10.000 kişiden 1’i bu işten düzenli gelir elde edebilir” olmalı. Yani bu, bir meslekten çok, bir olasılık oyunu. Ve başarı, sadece çalışmakla değil; bazı sezgisel, bilinçdışı becerilerle, doğru psikolojiyle, belli bir tür zihinsel yapıyla mümkün oluyor.
Messi gibi. Herkes futbol oynuyor ama yıllardır kimse “Messi” olamıyor. Belki arkadan Lamin Yamal geliyor ama o da 20-25 yılda bir denk geliyor işte :)
Bu yazıyı okuyan kişiye tavsiyem şudur: Bu yola girmeden önce neyle karşı karşıya olduğunu çok net anla. Bu bir “hızlı zengin olma” oyunu değil. Bu, seni yavaşça içinden kemiren bir maraton. Ve her adımda senden bir parça daha ister. Eğer içinde büyük bir ilgi, tutku, acıya tahammül ve sonsuz tekrar etme gücü yoksa, başka yollar düşün. Her iş kendine göre zor, ama en azından günün sonunda görünür bir sonuç üretebilirler. Bu yoldaysa, çok uzun süre boyunca hiçbir şey göremeyebilirsin.
Bu yazı, umut vermek için yazılmadı. Ama belki bazı gereksiz acılardan sizi korumak için yazıldı. Çünkü doğruyu bilmek bazen kurtarır. Ve yolun başındayken birilerinin sana dürüstçe “zor” demesi, belki de en büyük iyiliktir. Eğer hala bu yolda ilerlemek istiyorsan, şunu bilerek devam et: Trading bir marifet değil; bir varoluş biçimidir. Ve herkes bu biçime uygun doğmaz.
Yine de bu yazı bir son değil. Sadece bir farkındalık eşiği. O eşiği aştığınız zaman, yani tünelin ucu görünmeye başladığında grafiklerin dili çözülür, kararlar sadeleşir, gürültü azalır ve tradingin güzel tarafları ortaya çıkar..
Kolay gelsin.
Çağan
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Bu gönderi ve “Trading & Life” platformu herkese açıktır, paylaşıp bu platformu destekleyebilir ve yeni içeriklerden haberdar olmak için ücretsiz abone olabilirsiniz...”
*Uyarı: Bu yazıda ve platformda bulunan diğer içeriklerde paylaşımlarımın amacı, finansal okuryazarlığa katkıda bulunmak, piyasalar hakkında farklı bakış açıları sunmak ve özellikle teknik analiz temelli stratejiler konusunda farkındalık yaratmaktır. Bu paylaşımlar, kimseye al-sat tavsiyesi vermek için değil, beni takip edenlerin kendi sistemlerini oluştururken fikir edinmelerine yardımcı olmak için yapılmaktadır. Ayrıca, yatırım tavsiyesi vermeye yetkili olmadığımı da özellikle belirtmek isterim.
Benim kullandığım sistem, yıllarca süren çalışmaların, toplanan verilerin ve defalarca yapılan back testlerin sonucunda, kişiliğime ve beklentilerime göre optimize edilmiş bir stratejidir. Yani tamamen bana özeldir ve bir başkasına %100 uyması mümkün değildir. Burada büyük resmi paylaşsam da, bu resmin altında birçok farklı proses yatmaktadır.
Piyasalar, disiplinsiz ve başkalarının yönlendirmesiyle hareket edenler için oldukça acımasızdır. Amacım, takip edenlerin bilinçsizce işlem yapmasını teşvik etmek değil, tam tersine kendi araştırmalarını yaparak bağımsız kararlar almalarına özendirmektir. Stratejimi anlamaya çalışmak yerine doğrudan işlem açmaya çalışıyorsanız, burada yanlış yerdesiniz. Yatırım, bilgi, sabır ve disiplin gerektirir. Bu bilinçle hareket eden herkes için paylaşımlarımın faydalı olmasını dilerim.
Kazanan işlemler ileriye dönük umut yaratıyor ama esas ögrenme süreci kayıplardan geliyor. Hiçbirimiz düşmeden yürümeyi öğrenemedik halbuki biz bebekken etrafımızdaki herkes yürüyordu. Elinize sağlık yine okumaya üzerinde düşünmeye değer bir yazı.
Cağan bey kaleminize sağlık, okuması çok keyifli ve öğretici yazıları çok güzel bir türkçe ile yazıyorsunuz. Umarım yazmaya hep devam edersiniz.